Elazığ Lehçesi

Elazığ yerel kültürüne has konuşma örneklerinden seçmeler… Yabancı Kelime anlamları.


Kısa metinlerle sizlerle tatlı bir zaman yaşatmak istiyoruz…

* Hırhırik, mornik, kesirik, pekinik, huseynik, köylerimiz merkeze.

Hoş mığı zenteriç iki hoh ve kinederiç köylerimizin ise, direk cenab-ı Allah’a bağlı olduğunu bilimidiniz.

* Heç tanumaduğunuz bir erkek:

a-) Eğer ki oturduğu yerde en az iki iskemble işgal edise,
b-) Herhangi bir içeceği şişeden bardağına doldurduhdan sonra şişede galanını gafaya dikise,
c-) Yolda yürüken gendisi garısı beş metre arhada yürise, o şahsın yüzde yüz Elazığ’lı olduğunu bilimidiniz.

* Perçençlilerin Dutları
Şüşnazlıların elmaları degene gadar herkese selam verdüğünü dutlar ve elamalar değdükten sonra herkesten selam kestiğini bilimidiz… ***   Karpatların Maradonası Corç Haci’nin anasının romen babasının İstanbul Laleli esnaflarından Elaziz’li eski otobüsçü ternebi Hüsen olduğunu bilimidiz.


Bir Reklam :

– Gocam Yeşildere zukağına tahıli. Her gece eve gan beran içinde geli.
Ne kadar yıhasam gömlekteki gan lekelerini çıharamim. Neden?

– Merdane matiği dene densüz. Hem gan lekesinden hem de herifden gurtulursun.

MERDANA MATİK İnatçı heriflere kesin çözüm. Merdane Matik şimdi ” Yaş Çubuk” hediyeli. Kaynak: Konuşan Elaziz

HALID EMMİ

Dünyaca ünlü atıcımız Sayın Avcı Halıd Emmi, Harput’un ve civar köylerin av merkalısı gençleriyle av yaparken; bir iki ıskaladığını gören gençler,
* Halıd emmi eskisi gibi atamısın herhalde demişler.
Bu söze işgirlenen Halıd emmi sinirlenerek,
* Ulan senin ağzın ne söli oğlum ne demek eskisi gibi. Eskiden nedisem şimdi de oyum oğlum dalgamı geçisin it oğlu it. Uçanın, gaçanın, sürünenin gözünün elifinden vururum. Yeterki dünya gözünner bir görem.
Demiş. Halıd emmi’nin eyce kızdığını sezen diğer bir genç;
* Halıd emmi en iyi atarsın inanimde ya tüfeğin menzili yetişmezse.
Demesinden, Halıd dayı eyce zıvanadan çıkmış.
* “Hastır ulan” demiş. İsterse göğün yedi gat üsgeginden uçsun o fişeğe, saçmayan halıd guveti verim daaaaa…….
Tam o sırada gökte uçan bi kuşa işaret eden diğer bir genç,
* Halıd emmi ahanda uçi sıkısa öldür deyince Hama guşa doğru tüfeğini doğruldan HAlıd emmi o hırsnan daha doğru dürüst nişan almadan arha arhasına iki fişek seplemiş. Ama kuş bahamısın demeden uçmu ki Halıd emmi;
* gördüz yiğen nasıl gözünün elifine vurdum deyince….. Gençler hep bir ağızdan;
Di get baba sende nası vurdun hemi daha uçi hayvan
Halıd emmi
* Eyiki siz söylisiz oğlum. Adı üstünde heyvan öldüğünü bilimi…

Kaynak : Konuşan Elaziz Dergisi

 

Bir adet Seyirlik FIKRA

– Sizinki Gavuşi de Benimki Niye Gavuşmi

– Palu’lunun alacağı olan adam, borcunu ödeyemeden ölür. Bizim Palulu alacağını alamadığı için son derece kızgındır. Kızgınlığını belirtmek için her nereye getse ölen adama küfür etmektedir. Duyan arkadaşları Paluluya:
– “Ula gardaşım ayıpdır. Niye küfür edisin? Nasıl olsa gavuşmi.” Palulu biraz düşünür ve:
– “Ula siz ölenin arhasından Fatiha ohuyup, elizi yüzüze sürisiz, o gavuşi de, benim ettiğim küfürler niye gavuşmi? demiş…
Kaynak: Mücahit Karataş


MUZİP VE KALENDER MEŞREPLİK

1.05.1990 – 18.05.1990 tarihleri arasında Musiki Konservatuarı Derneği’nin TRT Ankara Televizyonunda gerçekleştirmiş olduğu konser için sürücü ve yardımcısı dahil tamı tamına 65 kişilik kadrolu otobüsle acı tatlı birçok güzel seyahat gerçekleştirmiş olduk. Yolculuklar, molalar, dinlenmeler ve hatta programlar esnasında bile herkes; herkes derken 65 kişi hep birden, birbirinin tavır, hal ve hareketlerini dikizliyordu. Bu gibi kontrolden ama herkesin birbiriyle olan büyük samimiyetinden çıkarılacak espriler, şakalar ve muzipliklerdi. Gayet tabi 65 kişinin yapısı ve ruh-iyesi bir olmayacaktı. Erken alınanlar, kırılanlar veya süper olgunlar ve kalenderler olacaktı. Bir iki kendini bilmezde çıkacaktı ve 65 kişilik orduyu da teraziye çıkarmış olacaktı. Bunlar ileriki zamanda mutlak zevkle hatırlanacak bir anı gibi kalacaktır.

Amaç ne olursa olsun, önce kişilerin irili ufaklı birbirlerine olan saygı ve sevgilerinin olmasıdır. Seyahat boyunca herkes temkinli davranıyordu. Sadece bir iki esprili ve muzip kişi ve tavır yakalayabildik.

Ankara dönüşü; Samanpazarı’nda bir misafirhaneye yerleştirilen tamamı sazlardan oluşan icra heyetinin bulgularıyla beraber herkesin elinde bir kağıt parçası, dörtlüklere ve müzikal bir hale dökülmüş, orta oyunu misali, hicvi, mecazi ve iyi kötü tüm espiriyi aynı duygular içerisinde zevkle anlatmaya başlamıştı. En önemlisi ise yaklaşık 12-24 kadar SİPSİ ile müzikli esprilerdi.

Şakalara önce açış konuşması ile başlanmıştı. Bir koro oluşturulmuştu. Koro programı ise aynen takdim ediliyordu.

DEĞERLİ KALENDERLER

Şimdi sizlere, EMK ve ÖZK’ya inat ve muhalif olarak kuruluşu 13. ayın 28’inde tamamen SAMANPAZARCI esnaf arkadaşlardan oluşarak gerçekleşen KALENDER korosu bugünkü açık oturumunda (programında) Amerika, Avustralya ve bilumum Antartika dolaylarında yetişmiş ünlü bestezararlar hariçten gazel okuyacaklardır.

Koromuz şimdi sizlere ilk olarak Bakanlıklarda doğan, Sulukulede büyüyen ve Çatalkaya’da kışlayan Harputlu banyozade Kalender Hacı Daci Efendinin nebesem koltugunda ( makamında) abideler (eserler) üfüreceklerdir.

Spikeriniz; yine EMEK’nın Hizamettin ERDOĞAN’cı spikeri sürç-i lisan Duhi Bade’ye muhalif bendeniz Samanzade Recep Efendi, sizlere iyi günler dilerken stadyuma, pardon otobüse koro şefi Samanzade’yi davet ediyorum

Koro sipsiler eşliginde eserlerini icra ettikten sonra, sıra güfte ve dörtlüklere gelmişti.


Hacı Bey bindirdi bizi arabaya
Güvendik götürür diye bizi Ankara’ya
Ne bilelim çingeneyle poz verecek kameraya
Aman yenge duymasın, sonra yıkar falakaya.

Recep BAĞCI

Bayanlar yolluk yapmış, pastayla çörek,
Otobüse sığmadık, gurban, araya yolluk serek,
Samanpazarında güldürmedi bizi felek,
Otobüsün önünede cam güzeli ÖZK gerek.

Mehmet DEMİR

Gurbetten uzağız, hasret kaldık sılaya,
Aybaşından evvel çıktık, ceplerimiz kaldı yaya,
Bunun için göz koyduk kızlardaki pastaya,
Meteliksiz ayıp ettik spiker Feza’ya

Mehmet DEMİR

Elazığ’dan çıktık yola,
Sazlar ve hanendeleri dizdi başkan boya,
Ankara’ya gelip girdik samanlığa,
Bulamadık girelim bir hemamlığa.
Kulağımızda inledi müzik sesleri,
Hergün gezdik gurbet elleri,
Bütün gün arkadaşlar neşeli,
Sende gel gir bizim gruba hey deli!…

Serkan YAĞMUR

Dedikleri Samanpazarı Samanpazarı,
Bizlere değdi kem göz nazarı,
Nedense ilk gün yedik azarı,
Herşeye ragmen, güzeldi hatıraları.

Nezih KAYA

Samanpazarı, Samanpazarı,
Gönül bağı göz nazarı,
Saman gibi savurdu,
Bizi bozgun rüzgârı.

Kenan ÇİMTAY

Samanpazarı’ndan aldım bir çuval saman,
Dört geceyi uyumadık, kalmadı zaman,
Üstelik bozuldu Maltepe’de bizim Man,
TKİ’ye yetiştirsin taksiler, bizi heman.
Yetişti TKİ’ye tüm kadro heman,
Çabuk traş olun az kaldı zaman,
Yemek önemli değil, akortlara bakın heman,
Mahçup olmayalım Vakıf’a aman ha gurban.
Hanendeler salonda aldı yerini,
Sazlar iyi çaldı Rast peşrevini,
Camekanlar kapalı alamadım sesini,
Bağlama gurban sol elini.
Unuttu başkan kadroyu, konuşmaktan,
Bayanlar çok yoruldu ayakta durmaktan,
İzin verelim kadroya geçmesin zaman,
Düşüp bayılan olur, ayıp olur o zaman.

Harun YILDIRIM

Biri dedi; ah balaaaam…
Sende gel buna dayan,
Oradan birisi; buradaymış hocam,
Veee.. bide baktık ki; ula bu bizim Ednan,
Ednan dedi ah gurban…
Sazlar dedi vay anaaaam,
Dem vurdu gırnatacı Hasan;
Sende gel bu sese dayan.

Mustafa ULADI

Havada turna, Mustafa’da zurna,
Samanpazarı’nda yok yıkanacak kurna,
Şimdi size de bit düşer,
Aman yanımızda durma.
Ruhi bade spiker olmuş,
Bu dertten sararıp solmuş,
TRT’ye girecek diye,
Yaştan mahkemelik olmuş.

Mustafa ULADI

Ah ÖZK, ÖZK,
Başkandan torpillisin
satarsın bize caka,
Bu kafayla notistliğe heveslenme
Vallahi senin sonun aynen SSK

Fethi Ahmet DENİZ